3N, 1K

Cuma, Kasım 25, 2005

Hangi hava durumu?

Evden işe, işten eve giderken genellikle radyo dinliyorum ve mümkün olduğu kadar da haberleri yakalamaya özen gösteriyorum. Tabii haberlerin hemen ardından da hava durumu bilgisi veriliyor. Çoğu zaman kısa zaman farklılıkları ile farklı kanalların haber bültenlerini arka arkaya dinleme fırsatım oluyor.

Bu sabah da arka arkaya NumberOne FM ile Radyo D'nin haberlerini arka arkaya dinledim. Hava durumu ile ilgili verdikleri bilgi beni bu konuda düşündürdü. NumberOne Istanbul için 15 derece derken, saniyeler sonra Kanal D, 17 derece dedi. Hava tahminlerinde yanılmalar oluyor onu anlıyoruz, hava durumu da 2 derece fark edebilir ama kim hangi hava durumunu bize söylüyor. Bize verilen hava durumu bilgisini yayını yapan radyonun bulunduğu yere göre mi algılamalıyız? Öyle olunca radyonun nerede olduğu bilgisini de vermeleri gerekmiyor mu?

Velhasılı, bu konuda düşünmeye davet ediyorum herkesi, hava durumu bu şekilde mi verilmeli?

C. Bülent Büyükaycan
Çünkü sizin de söyleyecek sözünüz var!...

KGS'deki muhteşem uygulama!

OGS ile ilgili hikayeleri bildiğinizi biliyorum ama ben size KGS ile ilgili başımdan geçeni anlatacağım. Bu ülkede bir şeylerin biraz olsun ileriye gittiğini sandığınız bir durumda ağzınızı açık bırakacak çok başarılı uygulamalar yapılıyor!

Öncelikle şunu söylemeliyim OGS'niz yoksa ve çok sık kullanmadığınız için almayı da düşünmüyorsanız mutlaka bir KGS alın. Özellikle tatil günlerinde köprü ve otoyollarda acaip işinize yarayacak. Kart için ücret de alınmıyor, geçiş ücreti için sizin belirlediğiniz miktarda parayı karta yükleyerek kullanıyorsunuz. Zaten buraya kadar herşey süper.

Beni şaşırtan, karta yükleme yapmak için OGS Satış ve Danışma ofisine gittiğimde karşılaştığım uygulama oldu, aynen anlatıyorum. Bilenler bilir orada bir Ziraat Bankası Şubesi var ve bir bankoda OGS ödemelerini alıyorlar v.s. ama KGS ile ilgili hiçbir bilgi yok sadece ve sadece OGS deniyor başka birşey denmiyor. O nedenle bankonun arkasındaki memura "KGS'ye yükleme yapıyor musunuz" diye sordum. "Evet" dedi ve hemen ardından KGS kartının arkasını çevirmemi istedi ve "tamam" dedi. Tabii ben neden böyle birşey yaptığını anlayamadığım için "Neden kartın arkasına baktınız" dedim. Memur şöyle dedi "Kartları 4 banka satıyor o nedenle hangi bankadan aldığınıza bakıyoruz, başka bankadan aldıysanız yükleme yapamıyoruz" NASIL YANİ? diyince memur kendinden çok emin bir şekilde "Anlamadınız galiba, Halk Bankası'ndan aldı iseniz Halk Bankası'ndan dolduracaksınız, bizden aldığınız için biz doldurabiliriz" dedi. Ben de dedim ki "Ben nasıl olduğunu gayet iyi anladım da nasıl bir uygulama olabiliyor onun mantığını anlayamadım".

Bu arada hemen yanımda da şöyle bir olay yaşandı. Bir vatandaş tüm evraklarını hazırlamış, parasını şeffaf dosyanın arasına koymuş OGS almak için beklerken, diğer memur atladı ve "OGS mi alıcan, OGS yok, aha oraya cama da yapıştırdık, OGS yok" dedi. Adam da sordu tabii "Peki ne zaman gelecek" memur "Valla biz bilmiyoruz, göndereceğiz dediler ama daha gelmedi"


Şimdi Istanbul'da araç sahiplerine bir şekilde OGS ya da KGS kullandırabilmeyi hedefleyeceksin, bunun için yatırım yapacaksın yani bir ton para dökeceksin (senin benim köprü otoyol paralarımla) ondan sonra da bunu teşvik edecek hiçbir uygulama yapmadığın gibi kullanmak isteyene ve kullanana da zorluk çıkaracaksın.


Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu.


Gerisini sizin yorumlarınıza bırakıyorum, hakikaten söylenebilecek o kadar çok şey var ki.


C. Bülent Büyükaycan
Çünkü sizin de söyleyecek sözünüz var!...

Salı, Kasım 22, 2005

Cevap verme özürlüyüz!

Aslında bu konuda yazmayı epeydir düşünüyordum ama son günlerde olaylar o kadar üst üste geldi ki "artık yazıyorum" dedim.

Blog'umu takip edenler kısa süre önce Digicom ile ilgili yazdığım yazıyı bilirler o yazıda aslında lafı fazla uzatmadan Digicom'a gönderdiğim mesajı aynen aktarmıştım. Merak edenler varsa söyleyeyim hala cevap gelmedi! Ne garip değil mi? :)

Ben ise bunu bekliyordum o nedenle bana garip gelmedi ve inanın cevap beklediğim için de yazmamıştım zaten.

Bu sadece bu türe bir örnek, o kadar çok bu ve buna benzer örnek var ki. Tabii bu tür için sorulacak soru basit "Madem gelecek mesajlara cevap vermeyeceksin neden o mail adresini duyuruyorsun?".

Yukarıdaki örnek gerçekten de cevap verme özrümüze ilişkin sadece bir tür. Başka özür türleri de var. Mesela birisini telefonla arayıp bulamadığınızda not bırakıyorsunuz o kişiye notunuz ulaşsa da sizi geri aramıyor, yani cevap vermiyor.
Bir de cevap vermemek için telefona çıkmayanlar var ki, bu bence en korkunç olanı. Bunu neden ve niçin yapar insanlar anlamış değilim. Bunu huy haline getirmiş insanlar var. Hangi ruh haliyle bu şekilde davranırlar ki bu insanlar? Cevap vermelerini zorlaştıran her ne ise cevap vermemek daha mı doğru bir davranıştır? Beyaz yalan dediğimiz türde bir cevap verilmesi dahi cevap vermemek, telefona çıkmamak ya da yok dedirtmekten daha iyidir diye düşünüyorum.

Cevap vermeme -türü her ne olursa olsun- bir özürdür. Kişilerin ve kurumların bu özürden kurtulmaları gereklidir. Kurtulmak için ne yapmak gerekiyor konularına girmiyorum ama en önemlisi bahane üretmemek sanırım.

C. Bulent Büyükaycan
Çünkü sizin de söyleyecek sözünüz var!...

Çarşamba, Kasım 02, 2005

Outlook için bir geliştirme önerisi

Çok uzun zaman önce değil aslında, çok yakın geçmişimizde bayram, yılbaşı gibi önemli günler yaklaşırken iş çevresine, yakınlara, uzakta olan arkadaşlara gönderilecek tebrik kartlarının temini ve gönderilmesi ile ilgili telaşlar yaşardık. Kartpostallar seçilir, adresler bilgisayarlara girilir, adres etiketleri hazırlanır, herbir kart tek tek imzalanır velhasılı uzunca bir süreç sonrasında kartlar gönderildi. İş ortamında kimlerin kart göndereceği, kimlerin gönderemeyeceği gibi ilginç durumlar yaşanırdı.

Elektronik posta ve SMS çıktı, mertlik bozuldu. Artık bayramlarda, yılbaşlarında kartpostal göndermek diye bir şey kalmadı ya da başka bir deyişle, "mazide kaldı". SMS gönderiminin iş çevresine yönelik olarak kullanıldığını düşünmüyorum ama belki bu amaçla kullananlar da vardır. Bankaların gönderdiği bitmek bilmeyen mesajları buna dahil etmiyorum tabii.

Bu tür tebrik ve kutlama mesajları ağırlıklı olarak elektronik posta ile iletiliyor. Büyük bir çoğunluğun da Microsoft mail programlarını kullandığını düşünüyorum, olmayanlar vardır muhakkak. Ben de bir MS Outlook kullanıcısıyım. Bugün bayram tebriklerimin gönderimi sırasında MS Outlook'ta bence önemli bir eksiği fark etim. Belki de bir yöntem vardır ben bilmiyorumdur ama benim düşündüğüm şekilde bir geliştirme yapılsa hiç de fena olmaz.

MS Outlook'ta yeni bir mesaj oluşturulduğunda gönderim için "To" tıklanarak "Address Book"tan isim seçimi yapılır. İsim seçimi yapmanız için açılan o ekranda alta solda "New" butonu vardır. "New" butonuna tıkladığınızda size "New Contact", "New Distribution List" seçimi yapmanızı ister. Eğer gönderimi bir gruba yapmak istiyorsanız yeni bir dağıtım listesi oluşturmanız gerekir ki bu sizin adres defterinizde arkadaşlar, aile, müşteriler, v.b. farklı gruplar oluşturmanıza imkan verir.

Ancak sıkıntı bu dağıtım listesini oluşturmada yaşanıyor. Çünkü bu dağıtım listesine bir kişi eklemek istediğinizde bunu "Select Members" butonunu tıklayarak yaparsınız o da size mesaj gönderimi sırasında isim seçmenize yarayan ekranın aynısını açar. Sadece isimlerin göründüğü bu ekranda tüm isimleri hatırlamak ve adres defterinize yeni eklenenleri belirleyebilmek neredeyse imkansızdır. Ben mutlaka olur diyerek "Contacts"ı ayrıca açtım (Contacts üzerine gelip sağ klik ile) oradaki kayıtlardan birini alıp sürükleyerek dağıtım listesine eklemeye çalıştım. Başarılı olamadım, Microsoft'un mucizevi "drag and drop" özelliği burada çalışmadı.

İşte Outlook için geliştirme önerim bu; "Contacts"tan bir kaydı alıp yeni ya da mevcut "Distribution List"e "drag and drop" özelliğini kullanarak ekleyebilme imkanı.

Bunun bir yolunu bilen varsa lütfen iletsin, yoksa da bu geliştirme önerisi Microsoft'taki arkadaşların kulağına gidiversin.

İyi bayramlar,

C. Bulent Büyükaycan
Çünkü sizin de söyleyecek sözünüz var!...