3N, 1K

Pazartesi, Haziran 26, 2006

Bir tüketici hikayesi -devam-2-

Aynı hikaye bir kez daha yaşandı. Haftasonu eşim arabası ile Kemerburgaz Shell'e giriyor. Pompacıya "75 milyonluk benzin" diyor ve kasaya gidiyor. Ödemesini yaptığında kampanya kontör kuponlarının bittiği söyleniyor. Eşim pankartın istasyonda asılı olduğunu ve bu konuda kendisine bir uyarı yapılmadığını söylüyor. Özür diliyorlar v.s. vs. ama eşim o pankartı oradan indereceksiniz sizi Shell'e şikayet edeceğim diyerek ayrılıyor.
 
Shell'in bu kampanya ile başı çok ağrıyacağa benziyor. Konu ile ilgili ilk yazımda da kısaca bahsetmiştim, marka, tüketicinin bu tür oyunlara getirilemeyeceği bir mekanizma kurmak ve bunu işletmekle yükümlüdür. Aksi taktirde sizi temsil ettiğini düşündüğünüz bayinin oyuncağı olur ve zor durumda kalırsınız. Shell kendisine bu şikayetle gelen müşterilere geri dönüş yapıyor ve problemi çözmeye çalışıyor ama buna gerek dahi olmamalı, sistem sorun üretmemeli ki çözmeye çalışmayın. Şikayet etmeyen müşteriler ne olacak, onların gözündeki Shell imajı ne olacak. Kısacası kaş yapayım derken gözden olmamaya dikkat etmek gerekiyor.
 
Akaryakıt sektörüne hizmet verdiğimiz bir dönemde bayilerin neler yaptıklarına dair bilgiler edinmiş ve hayretler içinde kalmıştım. Gerçekten de akaryakıt firmalarının bu yoğun rekabet ortamında işleri zor. İşlerini bir de kendileri zorlaştırırlarsa günün sonunda ne verdik ne aldık hesabı hep eksi verecektir.
 
C. Bülent Büyükaycan
Çünkü sizin de söyleyecek sözünüz var!...

Cuma, Haziran 23, 2006

Bir tüketici hikayesi-devam

Hemen söylüyorum. Dün Shell'in çağrı merkezinden aradılar. Bana ulaşabilmeleri için bıraktığım cep telefonu numaramdan şikayetim üzerine arandım.
 
Konuyu incelediklerini ve bayilerinin bu şekilde davranmaması gerektiğini, ilgili satış müdürlerinin ve bölge sorumlusunun bizzat Yeniköy istasyonunun yetkilileri ile görüşerek kendilerini bu konuda uyardıklarını ve pankartın istasyondan indirildiğini ilettiler. Almış olduğum benzin tutarını sorduktan sonra kontör kampanyası dahilinde kullanabileceğim bir şifre verdiler.
 
Ben de müşteri hizmetleri yetkilisine Shell'in ilgi ve takibi için teşekkür ettim ve konunun 7,5dk'lık kontör olmadığını konunun tüketicinin enayi yerine konulması olduğunu ve bu türde Cin Ali'lik yapanların marka tarafından esaslı olarak cezalandırılması gerektiğini söyledim.
 
Dün sabah istasyonun önünden geçerken pankart kaldırılmıştı gerçekten ve istasyon sinek avlıyordu!
 
Sonuç, tüketici olarak hakkımızı aramalıyız, kendimizi enayi yerine koydurmamalıyız.
 
C. Bülent Büyükaycan
Çünkü sizin de söyleyecek sözünüz var!...

Çarşamba, Haziran 21, 2006

Bir tüketici hikayesi

Biliyorsunuz son dönemde akaryakıt istasyonları değişik promosyonlarla müşteri çekmeye çalışıyorlar. Akaryakıt istasyonlarında promosyon işini GSM operatörleri ile bağlantılı olarak ilk BP yapmıştı. Ardından diğerleri derken şimdi "benzin al kontör kazan" promosyonu en çok karşılaştığımız promosyon çeşidi oldu.
 
İki gün önce, arabamda benzin bitti bitecek Yeniköy Shell'in önünden geçiyorum "hadi buradan alayım, hem de 75milyona, 7,5dakika promosyonu var" dedim. Shell'e doğru döndüm ki bir kuyruk. Her zaman oradan geçerim ama hiçbir zaman orasını bu şekilde görmemiştim.
 
"Kampanya etkili olmuşa benzer" dedim içimden. Belli bir süre kuyrukta bekledim, sıra bana geldi, anahtarı pompacıya uzattım, pompanın numarasını aldım ve kasaya gittim. Kasada sıcaktan yayılmış biçimde oturan gençten bir vatandaş vardı. Kasadaki bu vatandaş ve yanındaki diğer vatandaş ile aramızda şu dialog yaşandı;
 
Ben........................"Kampanya etkili olmuş anlaşılan"
Kasadaki vatandaş..."Evet ama kontör bitti"
Ben........................"Nasıl yani"
Kasadaki vatandaş..."Yani kontör veremiyoruz"
Ben........................"Niye bunu söylemiyorsunuz"
Kasadaki vatandaş..."Zaten bu kampanya stoklarla sınırlıydı"
Diğer vatandaş........."Nasıl söyleyelim, siz bir yol söyleyin de öyle duyuralım" 
Ben........................"Kampanyayı nasıl duyuruyosanız öyle duyurun"
Diğer vatandaş........."Yasak olmasına rağmen panoları falan söktük" (Bu arada istasyonun önünde koskoca bir branda asılı sallanıyor "her 75milyona 7,5dk kontör" ve o branda da stoklarla sınırlı falan yazmıyor)  
Ben........................"Bu olacak iş değil, ne kadar saçma, tüketiciyi uyarmalısınız, böyle iş mi olur. Benzin dolmadıysa durdurayım" (O sırada depo dolmuş)
Kasadaki vatandaş..."Bizim yapabileceğimiz birşey yok"
 
Evet dialog aynen bu şekilde gerçekleşti, sinirlenerek arabaya bindim ve istasyondan çıktım. Eve gider gitmez bu konuyu Shell'in web sayfasına girerek şikayet bölümüne yazdım. Özetle başımdan geçeni anlattım ve bayilerinin tüketiciyi bu şekilde kandırmalarına izin vermemeleri gerektiğini belirttim. Cep telefonumu ve email adresimi verdim.
 
Sizin de tahmin edeceğiniz gibi henüz herhangi bir geri dönüş olmadı. Olacak mı? Ondan pek emin değilim.
 
Aslında bu olayın yaşandığı anda o adamları, istasyonda asılı brandayı indirmeye, pompacıların müşterilere kontör bittiğini duyurmalarına zorlamayı falan yaparak tam anlamıyla bir rezalet çıkarmalıydım. Bunların hiç aklımdan geçmedi değil ama yapmadım, yapamadım. Bunun bir nedeni de "etraf ne der" korkusuydu sanırım. Bizlerin tüketiciler olarak hakkımızı aramamıza engel olan en önemli şeylerden biridir "etraf ne der". En azından ben kendim böyle hissediyorum. Etraf ne der "ulan adama bak 7,5 dakikalık kontör için ne rezillik çıkardı", etraf ne der "adamlar ne yapsın, kontörleri bitmiş" etraf ne der "canım ne olacak, almayıver" v.s., v.s.
 
Bizde böyle bir yaklaşım vardır, bizler tüketiciler olarak hakkımızı arama konusunda daha çekimser davranırız. Koşullanmamız öyledir belki bilemiyorum. Bu promosyon AB ülkelerinde ya da ABD'de olsa promosyonu yürüten firma, onun bayisi, çalışanları bu derece vurdum duymaz olabilir mi? "Bitti, ne yapalım" diyebilir mi? O koskoca pankartı istasyonun tepesinden aşağıya sallandırabilir mi? Pompacıları tüketiciye bilgi vermeden iş yapabilir mi? Bu sorular uzar gider...
 
Konu tabii ki 7,5 dakikalık kontörün alınması, alınmaması değil. Konu tüketiciye verilen değerdir. Bu bayi ve bu bayi gibi örnekler aslında markaya zarar vermekteler. Marka bu tür yaralar almamak için promosyonlarını, kampanyalarını bu ve benzeri bayilerin neler yapabileceğini düşünerek olası her türlü olumsuz şartı değerlendirerek, belli kontrolleri yapabilecek ve elinde tutabilecek şekilde planlamalıdır. Aksi taktirde 3 kuruşluk iş yapayım derken markasına para ile telafi edemeyeceği zararlar verir.
 
Marka, kendisine gönderilen şikayet yazısını dikkate alarak zararını azaltabileceği bir şans yakalamışken onu da dikkate almıyorsa onlar adına söylenecek fazla da birşey kalmıyor. Bizlerin tükeciler olarak üzerine düşünler olduğuna inanıyorum. Biz kendi üzerimize düşeni yapalım, sanırım yakında AB uygulamaları -bizlerin de desteği ile- bazılarının aklını başına getirecek. 
 
Konu ile ilgili yorumlarınızı ve varsa yaşadığınız benzer durumları lütfen aktarın.
 
C. Bülent Büyükaycan
Çünkü sizin de söyleyecek sözünüz var!...