3N, 1K

Cuma, Eylül 01, 2006

Olmaz böyle rezalet!

Geçtiğimiz haftasonu pazar günü, İzmir'den gelen annemi -havanın nispeten serinlediği öğleden sonra saatlerinde- boğaza gezmeye götürelim biraz değişiklik olur diyerek yola çıktık. Sahil nispeten kalabalık olmakla beraber o kadar da yoğun bir trafik yoktu.
 
Tarabya, Yeniköy derken Emirgan'a yaklaşırken gördüğümüz manzaraya inanamadık. Hava çok sıcak, tamam, plaj vs. gibi imkanlar yok, tamam ama o ne rezalettir allah aşkına. Kaldırımı işgal eden arabalar, paçalı donla denize giren insanlar, inanılır gibi değil. Yenmiş, içilmiş artıkları kaldırımlarda, bira şişeleri, meyva artıkları ve daha neler neler. Bu Emirgan'ın sahil tarafında, karşı taraftaki küçücük parkın içinde mangallar yanıyor ve dumanlar her yerde. Göremediğimiz bir bu kadar rezillik daha vardır da görebildiklerimiz bunlar.
 
Bu olacak iş midir, bu İstanbul gibi bir şehrin en güzel mekanlarında yapılacak, yaptırılacak iş midir? Buna belediyelerin engel olması gerekiyor, bu göz yumulacak bir konu değil ki. Siz İstanbul'un dört bir yanını çiçeklerle donatacaksınız ama canım boğazı bu şekilde kullandırarak bu rezelate çanak tutacaksınız. İnanın kendimden ve burada yaşıyor olmaktan utandım. Bunun hiçbir şekilde izahı, mazur görülür bir yanı yok. Bir dünya kentinde olacak manzara mıdır bu?
 
İlk defa mı bu manzara ile karşılaşıyorsun diye sorabilirisiniz. Gerçekten bu kadar kötü bir manzara ile ilk defa karşılaşıyorum dersem yalan söylemiş olmam, bu derece kötü bi manzara ile karşılaşmadım. Bir yaz ayında Pazar günü bu taraftan hiç geçmemiş de olabilirim ancak gerçekten bu tür bir rezilliğe daha önce şahit olmadım.
 
Evet, otoyolların kenarlarında da mangal yakılıyor, onlar da engellenmeli. Bu tür yolların etrafında nerede yeşillik varsa bu alanlar piknik alanı oluyor, mangallar yakılıyor v.s. v.s. İnanılmaz bir kirlilik, çirkinlik adına artık ne derseniz diyin yaşanıyor.
 
Bu şehrin piknik alanlarına ihtiyacı varsa bu yönde çalışmalar yapılsın, plaja ihtiyacı varsa nasıl yapılabilir onun çaresine bakılsın ama lütfen canım boğazı ve bu dünya şehri dediğimiz şehri bir mezbeleliğe dönüştürmeyelim.
 
Bu ve benzeri konularda o kadar çok söylenecek söz var ki, ben daha fazla vakit çalmak istemiyorum ama sizlerin bu konuda ekleyeceklerinizi bekliyorum.
 
C. Bülent Büyükaycan
Çünkü sizin de söyleyecek sözünüz var!...