3N, 1K

Çarşamba, Mayıs 24, 2006

Gedik Yapı Market'e Tebrikler

İnternet'te bir arama yaparken karşıma çıkan Gedik Gross Yapı Market'in sitesine gittim. İlk bakışta sayfaların tasarımı ve bir yapı market için online satış yaklaşımları oldukça başarılı idi. Sayfa içinde şöyle bir iki şeye bakmak için yaptığım tıklamanın ardından ekranımda bir online müşteri hizmetleri yetkilisinin yardım etmek istediğini belirten küçük bir pencere belirdi.

Ekranımdaki küçük pencerede "Müşteri hizmetleri yetklimizin online olarak size yardım etmesini istiyorsanız tıklayın" türünde bir ifade yazılıydı. Tıkladım ve o anda bir müşteri hizmetleri yetklisi bana ismi ve soyadı ile nasıl yardımcı olabileceğini sordu. Aradığım belli bir ürün vardı ve kendisine onu sordum. Online müşteri temsilcisi bana ürün ile ilgili bilgileri verdi. Son derece başarılı bir uygulama. Benim için de oldukça hoş bir deneyimdi. Uzun zamandır bu ve benzeri uygulamaların varlığını biliyor olmama rağmen bu türde bir tecrübeyi Türkiye'deki bir online satış sitesinde yaşamamıştım. Üstelik bunu bir online yapı markette yaşamak daha da enterasan geldi. Lafı çok fazla uzatmak istemiyorum, bilenler mutlaka biliyorlardır ama bilmeyenler için sitenin adresi
http://www.gedikgross.com.

Bu arada şunu belirtmek isterim ki siteden şu an itibariyle herhangi bir ürün siparişi vermiş, teslimat v.b. hizmet kalitelerini test etmiş değilim ancak gördüğüm kadarı o konuda sorun yaşanacak bir site gibi durmuyor. Tabii bu benim yorumum, sizlerin de düşüncelerini almak isterim doğrusu.

Bu arada şunu belirtmek isterim ki siteden şu an itibariyle herhangi bir ürün siparişi vermiş, teslimat v.b. hizmet kalitelerini test etmiş değilim ancak gördüğüm kadarı o konuda sorun yaşanacak bir site gibi durmuyor. Tabii bu benim yorumum, sizlerin de düşüncelerini almak isterim doğrusu.

C. Bülent Büyükaycan
http://cbulent.blogspot.com/
Çünkü sizin de söyleyecek sözünüz var!...


Pazartesi, Mayıs 15, 2006

TV'lerimizdeki seviye!

Ben yine bu dizilere taktım, iyi ki RTÜK var diyorum ve sanırım benim gibi düşünenler de çoğunlukta. Biliyorsunuz bu TV kanalları ve onların olan basılı yayın organları RTÜK'ü o kadar eleştirdiler ki sade vatandaş da "hakikaten bu RTÜK'te niye var kardeşim, izleme özgürlüğümüzü kısıtlıyorlar" noktasına geldi. Aslında tabii durum öyle değil.

Biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde RTÜK yeni bir uygulama başlattı. Program öncesi ekrana o programın içeriği ile ilgili RTÜK'ün belirlediği sembollerden biri konuyor ve sonra bu sembol ekranın sağ üst köşesine yerleşiyor. Bu tüm kanalların ve yayın kuruluşlarının uyması gereken bir konu. Ben bu uygulamayı sonuna kadar destekliyorum ve hatta çok da geç kalınmış bir uygulama olarak görüyorum. Geç kalınmasının nedeni de bence yukarıda izah ettiğim nedendir yani RTÜK'ün sürekli tutakaka gösterilmesi ve adamların icraatlarının vatandaşa hep kötü tanıtılması. Gerçi bu mazaret değil, sen işini yapacaksın kardeşim, kimseyi dinlememin alemi yok. Bu uygulama dünyada yıllardı kullanıla gelen bir uygulama, amerikayı yeniden keşfetmeye gerek yok ki. Neden olduğu, nasıl çıktığı vs. herkesin bildiği birşey dolayısıyla, kim sana ne diyecek.

Şimdi buraya kadar hepsi çok güzel, yani RTÜK'ün yeni uygulaması vs. Fakat konu yeni uygulama getirmek vs. ile de bitmiyor ki programı yapanın, diziyi çekenin, bunu yayınlayanın, kısacası bu işin içinde olan herkesin belli bir nosyonu taşıyor olması önemli. Neden bahsediyorum, biraz olsun yapılan işe özenmekten bahsediyorum. Gerçek hayatta tabii ki birçok şey oluyor bunların bir kısmı dizilere, filmlere konu olacaktır. kavga da vardır, küfür de, sevmek de vardır vs. ama bunu biz nedense o kadar yapay yapıyoruz ki o kadar emek boşa gidiyor ve ortaya onu izleyene doğru mesajlar yerine yanlış mesajlar veren ürünler çıkıyor. Bu benim görüşüm tabii. Son zamanlarda eskisine oranla gelişmeler vs. var ama sonuçta Türk insanı da eğitimi ile yaşam standardı ile değişiyor ve gelişiyor.

Özetle şunu söylemek istiyorum, izleyeci gülecek, üzülecek, ağlayacak veya herhangi başka bir durum olacak ve raytingler yükselecek diye; annesine seviyesiz espriler yapan çocukları resmetmeyelim, karısına beş para etmeyen bir varlık gibi davranan erkekleri sanki çok iyi bir iş yapıyorlarmışçasına yüceltilmiş konumlarda göstermeyelim, kocasını azarlayan, her söylediğine "o öyle mi olur, sen aptalsın" vb. ifadelerde konuşan kadınları çekmeyelim.

Adam gibi dizi çekelim, adam gibi izlensin.

C. Bulent Büyükaycan
Çünkü sizin de söyleyecek sözünüz var!...